EYT çözüldü…
Kadro sorunu çözüldü…
Asgari ücret beklentilerin üzerinde oldu…
Emekli maaşları artışı beklenen oldu…
İçişleri Bakanlığı terörde etkinliğini sürdürüyor…
Vesaire vesaire…
İşte bu noktada geri kalan ise siyasi kara propaganda…
* * *
10 Ocak Salı günü Trabzon’da bulunmam gerektiğinden, 11:40 uçağı ile İzmir Havalimanından Trabzon’a hareket ettik.
Uçuş bir saat 45 dakika sürüyor. Ben 19F numaralı koltukta seyahat ederken, hemen arkamda 20D ve 20E numaralı koltuklarda oturan 50/55 yaşlarında iki bayan adeta inene kadar hiç susmadılar.
Artık inişimize yaklaşık 10 dakika kala sohbet siyasete döndü.
20F koltukta oturan bayan 20D yolcusunun Rizeli olduğunu öğrendiğinde “Sayın Cumhurbaşkanı da hemşeriniz” dedi.
Keşke demeseydi.
Bayan başladı:
- Biz onu sevmiyoruz…
- Çıkıp Bismillah deyip milleti kandırıyor…
- Onun kökü Müslüman değil…
- Hep bizi susturdular…
Deyince bende film o an koptu.
İlk önce etrafıma baktım kimse reaksiyon göstermiyor.
Arkama döndüm ve ses tonum o anki sinirliliğimle biraz yükselerek:
“Hanımefendi burası uçak. Burası sizin evinizde yaptığınız altın günleri değil ve siyaset arenası da değil.
Siz benim devletim Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına, her ortamda Devletimi temsil eden kişiye böyle aleni bir şekilde hakaret edemezsiniz. Biraz edep, biraz saygı…
Hele hele de Kelime-i şahadet getirip besmele çeken bir insanın dinini siz belirleyemezsiniz, hatta siz dinden çıkabilirsiniz…”
Bu tepkimden sonra bazı yolcular benim suratıma bakarken, bazı yolcular ise kadınlara baktı bu sefer.
Ve yolculuğumuzun son 10 dakikasında hiç ses çıkmadı.
* * *
Tabi ki eleştirme hakkımız var.
Hükümetin beğenmediğimiz icraatlarını eleştire biliriz.
Yapılmayan eksikleri eleştire biliriz.
Fakat TC Cumhurbaşkanı’na toplum içinde aleni bir şekilde yalan yanlış kara propaganda yapılamaz. Çünkü orada bulunan kişi Recep Tayyip Erdoğan değil, Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsil eden en üst makam olan Cumhurbaşkanı’dır